Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

bol olmak

  • 1 изобиловать

    о́зеро изоби́лует ры́бой — gölün balığı boldur

    Русско-турецкий словарь > изобиловать

  • 2 густо

    sık,
    bol bol
    * * *
    sık; bol bol ( изобильно)

    гу́сто поли́ть макаро́ны со́усом — makarna üzerine koyu koyu salça dökmek

    сли́ва гу́сто усе́яна плода́ми / цвета́ми — erik pıtrak gibi

    цветы́ поса́жены о́чень гу́сто — çiçekler çok sık dikilmişti

    гу́сто покрасне́ть — kıpkırmızı olmak, pancar kesilmek

    ••

    вре́мени у нас не гу́сто — разг. vaktimiz pek yok

    Русско-турецкий словарь > густо

  • 3 широкий

    geniş,
    enli; bol; yaygın
    * * *
    1) geniş, enli; açık

    широ́кая у́лица — geniş cadde

    широ́кая пло́щадь — geniş / açık meydan

    широ́кая ткань / мате́рия — geniş / enli kumaş

    широ́кая колея́ — ж.-д. geniş hat

    2) (об одежде, обуви) bol

    э́то пальто́ мне широ́ко́ — bu palto bana bol geliyor

    3) engin, geniş

    широ́кие сте́пи — engin stepler

    наступле́ние на широ́ком фро́нте — воен. geniş cepheli taarruz / saldırı

    4) geniş; uzun

    идти́ широ́ким ша́гом — uzun adımlarla yürümek

    5) перен. geniş; yaygın

    широ́кие наро́дные ма́ссы — geniş halk yığınları

    това́ры широ́кого потребле́ния — tüketim malları

    широ́кие пла́ны — geniş planlar

    широ́кие масшта́бы — geniş ölçüler / boyutlar

    широ́кое испо́льзование чего-л. в медици́не — bir şeyin tıpta geniş ölçüde kullanılması

    у него́ широ́кая нату́ра (о щедром человеке)gönlü boldur

    по́льзоваться широ́кой изве́стностью — yaygın bir şöhrete sahip olmak

    ••

    широ́кий экра́н — geniş perde

    Русско-турецкий словарь > широкий

  • 4 властвовать

    hâkim olmak,
    hüküm sürmek,
    hükmetmek,
    yönetmek
    * * *
    hakim olmak, hüküm sürmek, hükmetmek ( господствовать); yönetmek ( управлять)
    ••

    поли́тика "разделя́й и вла́ствуй" — "böl ve yönet" politikası

    Русско-турецкий словарь > властвовать

  • 5 мастер

    usta
    * * *
    м
    1) usta

    ма́стер своего́ де́ла — işinin ehli; erbap (-)

    часовы́х дел ма́стер — saatçi

    2) usta, üstat (-)

    ма́стера́ литерату́ры — edebiyat ustaları

    ма́стер рома́на — roman üstadı

    ма́стера́ высо́ких урожа́ев — ≈ (tarımda) bol ürünler elde edenler

    быть ма́стером пера́ — usta bir kalemi olmak

    ма́стер спо́рта (звание)usta sporcu unvanı

    3) ( на производстве) ustabaşı; formen
    ••

    он на все ру́ки ма́стер — onun elinden hiç bir şey kurtulmaz

    Русско-турецкий словарь > мастер

  • 6 разрумяниться

    сов.
    1) разг. yanaklarına bol allık sürmek

    она́ разрумя́нилась от моро́за — ayazdan yanakları kıpkırmızı oldu

    Русско-турецкий словарь > разрумяниться

  • 7 уродиться

    сов.
    1) ürünü... olmak

    в э́том году́ хлеб хорошо́ уроди́лся — bu yıl tahıl ürünü bol

    свёкла не уроди́лась — pancar ürünü kıt

    2) разг. çekmek

    уроди́ться в отца́ — babasına çekmek

    Русско-турецкий словарь > уродиться

См. также в других словарях:

  • işlemek — i 1) Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek 2) nsz İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar, şüphesiz, sanatının âşığıydı. M. Ş. Esendal 3) e İçine girmek, etkilemek, nüfuz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • EFAİM — Vâsi olmak, geniş olmak, bol olmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • terkenmek — genişlenmek, bol olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • RUGL — Bir acı ot. * Sünnetsizlik. * Bol olmak, bolluk …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TEFEYHUK — Geniş, bol olmak. * Çok konuşmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • üzerinden dökülmek — bol ve biçimsiz olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yetişmek — e 1) Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti. Ö. Seyfettin 2) Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak Bu giysi yarına yetişmeli. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gır geçmek — 1) bol bol konuşmak, çene çalmak 2) dikkat etmemek, aklı başka yerde olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»